Ben
aşkı birkaç kez düşümde gördüm,
Gözler kamaştıran, bir nur gibiydi...
Altında bir süre, ıslandım durdum,
Hülyalar yeşerten, yağmur gibiydi...
Akılla-mantıkla, bir işi yoktu,
Safâ süreni az, dertlisi çoktu.
Sanki kalpler yakan sihirli oktu,
Saplanan sevmeye, mecbur gibiydi...
Dedim, âşık yârin divanesidir,
Lâkin bu ayrılık, neyin nesidir.
Dedi, bahtın cevre bahanesidir,
Ve bunu söylerken, mâzur gibiydi...
Kalplerde duygular, sellerce t
aşkın,
Kavuşan sevinçli, ayrılan ş
aşkın.
Şöyle bir düşündüm, aslını
aşkın,
Telaş sokağında, mahur gibiydi...
Ne kadar düşlersen, o kadar iste,
Olur mu hiç sınır, duyguda histe.
Aşk, vuslat denilen, ince bahiste,
Kader kalesinde, mahsur gibiydi...
Sevdâ hasret demek, sanki ezelden,
Hicrâna yananlar, farksız gazelden.
Sebepsiz nazlanan, pek çok güzelden,
Bir hayli muzdarip, mağdur gibiydi...
Neyleyim gerçeğe, biraz düş kattım,
Bu mahzun hâlimi, böyle anlattım.
Vuslata yol sandım, elemi tattım,
Çünkü garip başım, mahmur gibiydi...
Veli BOSTANCI