Aşkı evcilleştiremedim
Ne beş çayı ne de sıkma portakal suyunun
Yanında yenilir hale getiremedim
Sınır ötesi operasyonlarda yaşadım ben
aşkı
Mülteci kamplarında yakaladım
Suya yazı yazmak gibi,
Belki de başaramadım.
Bir çerçevem olmadı
aşk fotoğrafında
Albümlere de sığdıramadım ben
aşkı
Hiç yetişemedim,
Gemiler demir aldı, el sallamak düştü bana
Kehribar tespihim de olmadı,
Aşkın
aşkına sabır çekmek adına
Aşkı evcilleştiremedim.
Bir tek mısralarım da yaşadım ben
aşkı
Onların da aklı hep bir karış havadaydı
Ele avuca sığmayan dizelerde yorumladım
Ve
aşk bana hep güldü.
Alaylı bakışlarına aldırmadan
kalemimden inadına
aşk döküldü.
Ve
aşk, çölde çiçek açmış güldü
Ben
aşkı saksıda büyütmedim
Cam kenarı bitkisi halinde hiç düşünmedim
Bahçemizi şenlendiren sümbüllere de benzetemedim
Kaf dağının zirvesinde yetişen adını dahi bilmediğim çiçeklere benzettim
Ben
aşkı diyar diyar öteledim
Masallaştırıp anlatımlarla hissettim
Hissedişlerim de dahi yaban kokusu duydum
Yüzlerce çiçeğe kondum,
Bal yapacak hale geldim,
Kovanı görünce geri caydım
Bal renginde
aşk, o da olmadı.
Aşkı evcilleştiremedim.
Dağlarda güttüm
aşkı ben
Ovalarda duramadım.
Zeytin dalı uzatıp sulh sağlayamadım
Dikenli çalılar tutmaktan hep yaralandı ellerim
Tel örgülerden kaçarak yaşadım ben
aşkı
Ve yaralandım, her tarafım çizik çizik oldu
Çizik çizik yaşadım ben
aşkı,
Bir çizik de silerek, kopuk kopuk yaşadım ben
aşkı
İzole edemedim yüzeyini
aşkın
Kar tipi demeden,
Soğuk algınlığı hapı kullanmadan yaşadım ben
aşkı
Aşkı reçeteye de sığdıramadım
Hoş, reçete yazacak doktorum da, ilacı alacak eczanem de olmadı
Ben aspirin dahi almadan yaşadım
aşkı
Herkesleştiremedim, aynılaştıramadım, farklılaştırdım
aşkı ben
Farklılaştırmak için yaşadım ben
aşkı
Aşkı evcilleştiremedim
Aşka dair bir mektubum olmadı
Kağıt, kalem ne de zarf, yağmurlara yazdım ben
aşkı
Rüzgarlarla postaladım meçhulde bir yere
Ölümün eşiğinde, tabiatın beşiğinde yaşadım ben
aşkı
Dış kapıdan içeri dahi sokamadım
Sokaklara vurup kendimi, serseri yaşadım
aşkı ben
Hiçbir tarihte egemenliğim altına alamadım
Boyunduruk vurmadan yaşadım ben
aşkı
Çöl fırtınalarına yakalanıp,
Üzerime kum kütleleri yağarak yaşadım ben
aşkı
Bıyık altından gülmedim hiç,
Gülmek için bıyıkta bırakmadım
Sakallarım uzayıp kirlendi bazen
Ama kirletmeden yaşadım ben
aşkı
Sinir katsayılarımın arttığı oldu
Bir çok bilinmeyenli denklemlerle de boğuştum
Hayatta bin türlü çıkmaza düştüm
Çarşıya uymayan matematiksel işlemlerim de olmadı
Hiç hesap yapmadan yaşadım
aşkı ben
Aşkı evcilleştiremedim
Cemrenin düşmesini beklemedim
Aşk düşürdüm havaya, suya, toprağa
Kış ortasında bahar gibi yaşadım ben
aşkı
Hiç aklımdan Marmara geçmedi,
Karadeniz gibi dalgalı ve hırçın yaşadım ben
aşkı
Muhittin Dağhan