ben sana koşan evrenim
uzanır varlığına
coğrafyamda taşan tüm kollarım
gelişlerine gebe denizlerimde
kopar sana anafor yüreğim
durunca gözelerimin başında sen
yıkılır
bahar fışkıran dağlarımın zirvelerinde hâkimiyetim
dökülür üzerine mavi okyanuslarım
seyreder
kızıl renklerini güngörmez yıldız gözlerim
taşarım hasret yağmurlarımla
çöllerimde bent kurmuş seraplara
sür nadasa bırakılmış topraklarımı
sula
boğulsun t
aşkınlarınla
geçtikçe iç içe ruhlarımızın hücreleri
serpilir önünde ovalarım
açılır güneşim ay tünemiş kalbinde
deşer
aşkın burnu göğsümüzü
geçer iç içe kıyılarımız
yerle bir olurum
göğüslediğin deryalarımda
başar sırra kadem, sivrilen engebelerim
akar tenine tenimdeki gül kokulu ıslaklık
Sultanısın tüm mevcudiyetimin
hâkimiyeti senindir Kaf dağında gömülü definelerimin
bir yer
bir göksün üzerimde salınan
aşarken atmosferimi
uzanırken ötelerime
merdiven olur sana tüm katmanlarım
bir inilti dolanır
aşkın buluttan diline
bal yapar tüm arılar
bir kraliçe peri konar petekten dudaklarına
titrer çiçeklerim sana
yanar kraterlerimiz
saklar mağma
akarken
bir tek bize lavlar
ağlar
gurbet sılaya sıla gurbete
konaklar ne huriler gönlün bağında
acar gönül tülünü cariyen
ve huri sabrıyla
aşkını kundaklar
sevdanın kölesi ise yürek
hem dünya
hem de öteler
çatlar
ahu bakışlı, nazarlardan
...
gül yürekli sevdalardayım,
aşkın
aşk kustuğu anları soluyoruz ruh eşim...!
Sude Nur Haylazca