Gördüğünde kızıl gömleği
soğuk meşun bir rüzgar eser ruhunda
yırtılırcasına yürek zarı
dehşet bir ah çeker baba nebî
...
çöle yılankavi uzanan
bir kervan soluklanır
yusuf'un kuyusunun
az başındadır
farkeder biri oğlunu raşel'in
çekip çıkarır kuytudan
uzaktan seyredalar
çorak diyar kuşları
"o kadar az değer biçmişlerdir ..."ki oğluna yakub'un
ileri gelenlerden bir kişizadeye
satarlar sadece bir-iki gümüş dirheme
kâh meşakkatli bir yolun
kâh romantik bir zincirin
hikâyesidir bu
sapır sapır dökülürken mevsimler...
...
siner kuğu gibi
buğulu bir arzu tenine
alev alev aziz'in züleyhası
boğuşur gözlerindeki haleler
"kesik düşleriyle"
vurgun yusuf'a biteviye
aşkın
aşkından
gül yaprağı yüzü
tutkudan kavruk
çıradır dip ateşe
kızgın bir demirdir özlemi
dağlar serçe gözlerini
bitik bir düş yerleşir
sabır çatısına
umut şelale olur
cidarında
ne fayda
yusuf kapılmaz bir dem ona
anlam veremez çevresi
"kölenin gönlünü çelmeye"
nasıl yakıştırırdı züleyha kendine
olacak şey değil
bir gün toplar züleyha da
sözde kendinden emin hanımları
elma ikram eder konuklarına
tek tek bakarak gözlerine
çağırır yusuf'u zaferle
güneşin ayak izleri yüzünde
karşılarında bir erkek güzeli
baktıkça yusuf'a
kendinden geçer her biri
isa'nın annesi
meryem misali
beri yandan
elma diye parmaklarını
keser bıçakları
titrerken hazdan bedenleri
hissetmezler bir damla kanı
yusuf insan değil
"gözde bir melek"
olmalı
...
gönül gençyılmaz
Yazarın Notu:"Gömlek yırtma hülyası zindana düşen yürek
Kendine tam yol kürek kuyu suyu kırlangıç"