Sen yanımdan gittiğinden beri
Herkese uzağım artık
Görünmez çivili tel dikenler,
İnsanlarla ruhum arasında
İstesem de yaklaşamıyorum artık kimseye
Yaklaştıkça batıyor dikenler,
Ne kadar yaklaşırsam o kadar acıtıyor insanlar
Kaldığım bu yer tutsak
Ama sen de tutsaksın kendi şehrinde,
Gelemediğin kadar
Yaklaşamadığın kadar hapissin şehrinde
Yaklaşamazsın ve yaklaşamam
Yorgun çünkü yüreğim ve ayaklarım
Adım atamayacak kadar uyuşuk
Dizlerim kırık, karnıma bağlı sanki
Yüreğimi bağladım, dikenli tellerin arasına
Çünkü acıyan yüreğin sızısını da en çok ayaklar çeker
Yüreğim yorgunken ayaklarım da çeker kendini
Sızının kuytularına.
I
Her yeminim içimde bir yük
Tutsak kelimelerin esiri
En gizli, naftalin kokan çekmecelere kilitli gibi
Ruh yorgunluğu
Fırlamayı ister gibi bedenimden
Yorgunluk tabaklanmış ayaklarıma
Bedenin taşıyamadığı ruhu ayaklar nasıl taşır?
Ve yanıklar
Birinci derece akrabayken yüreğimle
Tüm bedene yayılmaz mı yanık kokusu?
Oysa keşfetme derdinde değildim yanıkların nereden başladığını,
Nereye uzandığını bilmek istememiştim
Ama gün gibi ortadaydı yanıklar
Alevler yükselirken odanın içinden, tavanına
Karanlıkta bile kahin olmaya gerek yoktu
II
Yanı başımdaki hayallerin dinletisine bıraktım kendimi
Her şiirin sonunda kelimelere saldığım gibi
Kelimeler uzak
Yanımdaki yalnızlığıma eş olamayacak kadar
Kelimeler üşüyor
Kelimeler yakınlaşıyor üşüdükçe
Aşkı ısıtamıyoruz
Çok bilmiş, yaşamış tavırlar
aşkı anlatamıyor
Kelimeler üşüdükçe,
aşk sessizleşiyor
Dilsiz kadar suskunuz bu aralar
Tartışma konusu
aşkta üst düzey yönetici yapmıyor kimseyi
Yüreklerimiziz yanığı ayaklarımızdan dökülüyor
Dolaştığımız yerler yanık
Biraz da
aşkSürünerek ulaştığımız tepe
Kendi çabamızla
aşkAşkın uzaklaştığı kadar yalnızlaşıyoruz
Ayak sesleri çok uzaklarda kaldı
Sesleri bile yok belki
Gökyüzünde yürüyor acıyan ayaklar
Pamuk gibi bulutlara basıyorlar
Acımasın diye
III
Uzaklarda kalan ayak seslerinde avutuyoruz kendimizi
Ve yalnızlığımız...
Dizlerini karnına çekmekle meşgul
Bu kadar yakınken
Bu kadar uzak
Aşkın ayak sesleri
O kadar uzağız artık
Bir şiirde birleşemeyecek kadar
Ayak seslerini hayal etsek ne çıkar
Aşk gökyüzü kadar uzakta
Biz Adem ile Havva gibi
Dünyanın iki ucunda
Yirmi Altı Eylül İki Bin On İki 10 20
Nevin Akbulut