Mürekkep kan, an bu an, gönül defter, can kalem,
Yazılmamış güftemsin, eskimeyen yenisin.
Bestem oldu dilimde, senden gelen her elem,
Göğsümdeki sazımın, mızrap vuran telisin.
Uyanıklar uyumaz, taltif etmez rüyaya,
Gerçekleri ayan olan, aldanır mı hülyaya?
Yüreğimiz iç içe, sırt dönerken dünyaya,
Meyhanenin sakisi, kadehlerin demisin.
Cazibe merkezinde, sürüp giden bu hoşluk,
Aşkın ile doluyor, kalmıyor ki hiç boşluk,
Maruf değil bilinmez, bu b
aşka bir sarhoşluk,
Göz göze bakışınca, mest ediyor enisi'n.
Aşkın kendi değil mi, beden mülkünde sarraf,
Cehlimizi çok sevdik, nemize gerek araf?
Şaşırmışız yollları, tımar hane ne taraf?
Ya ben aklı kaçığım, yada sen çok delisin.
Öylesine deli ki, bu gönül öğüt almaz,
Özgür bırakmaz beni, seni yad-ele salmaz,
Böyle
aşk-ı muhabbet, aç kalmaz, açık kalmaz,
Benim ile birlikte, sen sevdanın yemisin.
i
Gözlerin ne bulduysa, bilmem yaşlı gözümde,
Kasırgalar koparttı, fırtınlı özümde,
Ben yanıp kül olurken, en son kalan közümde,
Yüreğin yağ bağlasın, iliklerin erisin.
Bad-ı sabayı gördük, hüzzam olduk hûzmeye,
İnsan Allah'dan korkar, sevenini üzmeye,
Yaralıyla bir olup, deryalarda yüzmeye,
Bu limana demirli, sen ilk ve son gemisin.
31.o8.2013...Mustafa Yaralı