Fırtına öncesi, bir sessizlik çökerken aramıza;
Benim çığlıklarıma inat, sen sustun!
Aşkımız sessizce bitti!
Ne bir fırtına koptu… Ne sen konuştun.
Konuşsan, gitmeyecektin!
Konuşsan, bitmeyecektik.
Konuşsan, acılarımız dinecekti
Konuşsan, ahh bir (konuş)san…
Bu sağır sessizlik, bizi bizden etmeyecekti.
Sen sustun! Sustun ve gittin!
Odalarda nefesin kaldı.
Küçük çığlıkların kahkahaların kaldı.
Kokun sinmiş yataklara, yastıklara…
Havlularda ıslaklığın kaldı.
Senin sustuğun yerde; Benim hayatım kaldı.
Sen sesini bile esirgeyip giderken;
Ben sürgüledim bütün kapılarımı...
Yüreğimin kilidini kimselere açmadım!
Bekledim, bekledim, hep bekledim…
Nasıl bıraktıysan, öyle bekledim.
Bir sevişmeyi, bin geceye böldüm!
Uykusuz umutsuz bekledim.
Karalar giydim, yas tutar gibi bekledim!
Bir bıçak kınında, pas tutar gibi bekledim.
Kilitledim kapıları…
Nöbet bekler gibi bekledim.
Sevdam incelikti; Kırdığın kalbi gör istedim!
Yarattığın eseri gör istedim!
Gör istedim, sevgiliye b
aşkasıyla nasıl mutluluk dilenirmiş!
Gör istedim, gidenin ardından, nasıl beklenirmiş!
Gör istedim, gör…
Ayrılıkta bile nasıl sevilirmiş.
Ve bir gece… Bir hayalet gemi gibi geldin!
Titreyen dudaklarında; Konuşma isteği, konuşamadın…
Dermansız kollarında; Son kez sarılma isteği, sarılamadın…
Saçlarında, yanlış sevdaların kokusu
Heybende; Biraz utanç, biraz yüz kızarması.
Kendini bir yerlerde unutmuş geldin!
Dumanını yitiren dağ gibi değil...
Dağını yitiren duman gibi geldin.
Bense…
En gizli yerine; O örtülü gözlerine baktım!
Olmayacak duaya amin der gibi gözlerinde bizi aradım!
Işıl-ışıl bu dünya vardı gözlerinde, biz yoktuk!
Rutin dünya işleri vardı, biz yoktuk!
Taksitler ödemeler vardı, biz yoktuk!
Arkadaş toplantıları, iş randevuları vardı, biz yoktuk!
Sen hayattın sevgili…
Gözlerinde bu hayat vardı, biz yoktuk.
Sonradan anladım…
Saklayacak çok şeyi olan, çok susuyor!
Nasıl aynı sevmiyorsa herkes, aynı beklemiyor!
Sonradan anladım…
Aşkın ikizi olmuyor!
Tıpkı ölüm gibi,
aşklarda birbirine benzemiyor!
Sonradan anladım…
Bitti demekle
aşk bitmiyor.