Gölden denizden geldim
Damla, damla ağladım
Birleştik masumane seninle
Dereler hıçkırıkların
Özlemim ve gözlemim
Beni saran mutluluğun
Birlikteliğimiz "ozon"dur bizim
Aşkın kokusu sadece ikimizin
Bugün artık nehirim
Akarım yıllar boyu
Hatıran bende kum
Kavgada nizada ben yokum
Bana kendini verdiğin kadar
Benimlesin
Bırak beklesin dünya
Biz beraber olalım
Yeşersin bütün alem
Gelmeden yorgunluğum
Sen beni sevdiğin kadar
Benimlesin
Ayrılık zamanı sükun
Her ömürde bir son var
Dönüşe davet almadıkça
Ayrılma benden sakın
**********************************************************************************************************
Bu şiirimizde insan ve su özdeşleşmesini düşündük. Gerçekten suyun içine girmediği bir nesne düşünülemez. Tüm canlılarda yeryüzünün katmanları arasında havada ve denizlerde hep su var. İnsan da öyle her işin içinde insanı görmek mümkün. Bu noktadan hareketle diyoruz ki; Açık buharlaşma alanı olan göller ve denizlerde buharlaşan su bir önceki varlığında bağlı olduğu her ne ise onlardan arınmış ve tertemiz olarak yukarıya yükselir. Yer yüzünde hemen tüm varlıkların yer çekimine tabi olduğu,dolayısıyla her şeyin aşağı düştüğü bir sırada yukarıya çıkmak,yücelmek,yükselmek,uluhiyet,kutsiyet anlamı verebileceğimiz yükselme hadisesinin sırrı içinde bulunduğu yada içinde bulundurduğu tüm
halleri terk etmekle mümkün olabileceği gerçeğine bizi götürüyor. Demek istiyorum ki su nasıl saf olarak buharlaşıyorsa insan da kendisini meşgul eden her şeyden uzaklaşarak hırsından kininden ve benzeri bağlılıklarından kurtularak ancak yücelebilir, yükselebilir. Nitekim mısralarımızda gölden,denizden gelen su buharının damlalar halinde yeniden yeryüzüne inme olayını görüyoruz. Ne olmuştur,ne değişmiştir de yükselen buhar yeniden yeryüzüne yönelmektedir. Bu sır suyun
aşkını aramasıdır. Susuz toprak yani toz suya hasrettir. Su ise toza aşık. Buluşmaları gerçekten çok doğal ve masumanedir. Toz zerreciklerinin su damlacığının tümünü ( bu buluşma yedi bin atmosfer gücünde imiş.) sardığını kucakladığını görüyoruz. Bu buluşmayla birlikte halkın toprak kokusu dediği ve gerçekten mükemmel koku (ozon)
çıkar ortaya. Biz buna
aşkın kokusu dedik. Ancak toza bulaşmayan damlacıklar da var. Onlar da nehirleri teşkil ediyorlar. Elbette aşığı toza ulaşamayanlar hatıra olarak kumları taşırlar. Güçleri yettiği kadar. Tabidir ki nehrin akış gücünün azalması sonucu bir yerde göllenme kaçınılmazdır. İşte burada diyoruz ki ; ayrılık zamanı sükun / her ömürde bir son var./ dönüşe davet almadıkça / ayrılma benden sakın.
**********************************************************************************************************