-ışığı yakma sakın
-ve sakın sesini çıkarma
diye fısıldadı tavan arası
"kuytuda seni gözlüyor
aşkın kör kafatası"
sessizliğe soyundu evrak çantam - jartiyerim - fermuarım
kim vurduya gitti sevda söylemleri
dilimde sitemler kaldı yarım
yastık altına saklanırken ş
aşkınlık
kanadı ütü tahtasındaki yanık
kapı gıcırdadı- mum korkuyla titredi
ve çamaşır ipine sarılıp ağladı fistolu mandal sepeti
sonsuza kadar
-yüreğim illa;
kafatası mağarasına
bekçi olacak değil ya
-karanlığa alışmak değil ki maksat
-bu sadece nekahat ve
vefasızlığa alışmak dönemi
hem ne çıkar
-herkes kadar
halkalı köleliğe sunmuşsam ellerimi?
//iyi ki eğildim-iyi ki uyarmış tavan arası
delip geçemedi tekil umudumu
bacadan kaçan çoğul yalnızlığın yaygarası//
./.
dokunmayın!
ahh dokunmayın!
düştüğü yerde bırakın düşlerimi
zamanla belki?
-taze deme kokan frambuaz rengi bir dudakta
keyifle sallanmak gibi
yeni tutkular süsler
yarınlara uykulanan yosunlu gözlerimi
neden olmasın/ değil mi?
Mine özdemirtaş