Uzaktan aşmak kolay mesafeleri öykülerde
Ya da bir damla olup karışmak nehirlere
Hangi hüznü kendi dilinde yazmalıyım ki
Eğreti bir gülüş yansımasın yüzüme
Kaç şafak daha var önümde
Faili meçhul
Yarım kalmış yüzleri tamamlıyorum uykularımda
Ellerim tuvale hapsediyor parmaklarımı
O kadar eksik yüz var ki bende
Madem öyle
Eteğimin bir yanı neden zümrüdü anka
Öyleyse
Küflü bir bulut altında saçlarımı yolma zamanı
Nasıl olsa yeniden doğacağım
Solgun bir bahar çiçeğiyim suskun ve esrik
Sarmaşığa dolanmış umuda uzandım
Mavi aktı damarlarımdan her gece vakti
Zehre sevdalandım
Kötürüm bir masal uyurdu hep çocukluğumda
Düşlerimde eli süngülü yiğitler
Nereden bilsin ninniler
Dil yalanlar damıtırken
Sömürülen gamzemdeki gülücüğün sancısını
Ve çekiştirilip yırtılan yüreğimin yalansız olduğunu
Kırlangıçların ağladığını akmayan gözyaşlarımda
Kimi zaman sarhoş gölgeler düştü peşime
Annesizlik kadar kangren oldu bağrım
Buhar olup indi nefesim toprağa
Söylemiştim kuşlara
Sokağın kenarında beklemekte beni hançerin bir ucu
Kan ağladı kanatları
İnanmadılar
Kaldırıp atacağım bir gün aklımı tüm dinlerin üstüne
Ya da bildiğim dört kitap
aşkına eğilecek başım
Ekin sarısı Tanrı'çanın önünde
Ki sussun yeryüzü
Yıldızlar konuşsun yağmur yerine
Gökten ölüm yağsın sessiz sedasız
Ve de zahmetsiz
İkiyüzlü yalan kadar
aşkın ömrü...