Kızıl dudaklarım sensizliğe lal kesilirken
Belki bir gün sende seversin
Belki Bir gün
Dedim
Geceydi
Kapkaranlık bir gece
Bir sen vardın beyaz tenli dilber
Bir de ben esmer yüzlü abide
Ve rengi sararmış solmuş bir ay
Kesiyordu geceyi en sessiz yerinden
Sen durmadan hayal kuruyordun
Ben bomboş bakıyordum pencereden avare
Kurumuş gül kokuyordu gece
Ve sen kokuyordum ben
Gecenin sarı sıcağında emziriyordun
Yalnızlığın yetimlerini sen
Gidiyordun sonra
Yağmur altında rüzgarda
Üşüyordun,
İçin ürperiyordu
Ellerimle yüzümü kapatıp
Parmak uçlarımın arasından izliyordum gidişini
Ben durmadan sana bakıyordum
Sen gidiyordun
Kimsesiz bir çocuk ağlıyordu gidişine
Diyarbakır ağlıyordu
Ben ağlıyordum
Sen benim çocukluk yanımdın!
Güvercinlerin ıslak kanatları kadar
Mum alevine tutuşturduğum
Ve bir kez bile vazgeçmediğim gözlerini sever gibi sevdiğim
Çocukluk yanım
Bıkmadım yağmur altında sırılsıklam olmaktan
Yorulmadım toprağa sinmiş kokunu içime çekmekten
Sıkılmadım zemheri gecelerde resimlerine bakmaktan
Say ki! sen gitmedin de öldün sadece
Ve say ki! bende yanına geliyorum
Şimdi
Kirpiklerinden kaç damla asılı kalırsa
Hepsi benim için olsun bu sefer
Kırık kalpler sokağında
Kırık kapılar ardında
Köhne bir yalnızlığın durağında
Gazete kağıtlarıyla örtülü cesedimin koynunda
Söyleyemediğim kayıp sözcüklerim
Gecenin rahminde döllenirse çığlık çığlık
Bil ki! küllerimi Dicle"ye savurmuş rüzgar
Ama sen yine de beni ölü bilme
Çünkü ben bir
aşk şehidiyim
Ve şehitler ölmez, yüreklerde yaşar bilirsin!
Bir Ömür beni yüreğinde s/akla
Bu son isteğimdir...
Ne olur beni anla
Barış Çiçek