bizliğimizden yoksun
sen ve benden ibaret
iki suskunluğuz artık
tekil yalnızlığımıza
çoğul hüzünler büyütürüz
yalın ayak
kar toplayan yüreğimize
sessiz bir çığ düşer
beyaz
bembeyaz
o kadar beyaz ki
kör eder kendimizi göremeyiz
sırı dökülen aynalar gibi
yansımaz silik yüzümüz
yarımken bir yanımız
sütten yeni kesilmiş bebek huysuzluğundadır
hırçınlığımız
ve tüm suçumuz bir bebek kadar masum olamayışımız
idamlık ömürler astık dar ağacına
ipi çekilir her suskunluğumuzda
oysa biz
kâr sayarız
kaybedenlerin olduğu zaferleri
ki bir çentik dahadır yarı açık mahpusumuzda
aşkın -son- hali
nostaljik bir filmin bitişi gibi
düşer titrek bir son göz perdemize
ve açılır ışıklar
kırmızı kadife koltuklara gömülür hazin bir son
yanar biletler
giyersin üstüne az önce kenara koyduğun hüznü
ve devam eder hayat...
sahi çıkış nerede ?
Gülay Bulut