Çarmıha esir düşerken sevdamın canhıraş bedeni
Boynu bükük kaldı vuslatın vâh çeken yollarında
Sen şefkâtinin son minnet kırıntılarını
Nefes nefes kazırken ruhumun al sancağına
Sinsice cirit atan talan sözlerin
Damla damla eritiyordu
Senle dopdolu benliğimi
Sen umursamıyordun bile!
Gönül salıncağıma şifâ niyetine sürdüğün sevin
İçten içe zehirlerken beni
İlk seni sevmişliğimde
İlk sana yüreğimi saçmışlığımda
Ah!
Nasıl da kör-kütük sarhoş olmuş
Nasıl da a(l)danmıştım sana!
Bu saatten sonra
Tüm intiharları giyinmeye başladım
Tüm cesetlerde kendimi taradım biraz
Bütün ölümlere o kadar çok yaklaştırdım ki kendimi
İşte bu canlarda
Ne kadar mesut ve bahtiyardım
Ah, bir bil/ebil/sen!
Meselâ
Toprağa boyandığımda
Ellerin ellerimde olmalı
Buram buram sen kokmalıydım hâlâ
Daha çok acıtmalıydın beni
Daha çok kanamalıydım sana
Yüreğimi çiğneye çiğneye
Aşkımızın son küllerini avuç avuç dökmeliydin ki üzerime
Ancak o zaman sen tarafından
Bu kadar güzel soldurulabilir
Bu kadar güzel öldürülebilirdim sevdiğim...
Bu gidişimle
Artık şafak sökmeyecekti gözlerim
Gurbet gurbet dökemeyecektim içimin nehirlerini
Ruhumun gamzelerine birer birer kırağı düşecekti
Yaz güneşinin yaslı bağrından
Emanet ettiğim yüreğim tir tir titreyerek
Düşecekti avuçlarının arasından
En kötüsü bana hakkını helâl bile etmeyecek
Her seher vaktinde başucuma iliştirdiğin
Dualarından da mahrum bırakacaktın beni
Belki de!
Şimdi düşürülüyorum
Dünyanın tuzaklarla örülü yalan rahminden
Senli rüzgârlara tek tek el sallayarak
Kötürüm bulutlar eşliğinde
Alkolik özlemler uçuruyorum yüreğinin eşiğine gizlice
Yele karışan çehremin mürdüm karası dudaklarıyla
İnadına harf-harf, hece-hece sayıklıyorum ismini
Vefâsız bağrın kor kor yansın
Sözyaşlarını gül kokulu toprağıma bansın diye!
//Avaz avaz sustuğum saatlerde bile, keşke yüreğimin
kanat çırpınışını duyabilseydin sevdiğim..//
Şiirime ruh katan değerli hocam Ahmet Ormancı'ya en kalbi teşekkürlerimle...
Nagihan Ergül(Sevgi Kelebeği)
31.10.2013