Bana, beni sevmiyormuşsun, dediler,
çok üzüldüm
Hatta tüm kelimelerimle
çözüldüm.
Günden güne döküldüm.
Sonra
seni ve hayatı düşündüm:
melekleri hiç görmediğini,
toprakla oynamadığını,
yağmurda ıslanmadığını,
bisiklete binmediğini,
semaver çayı demlemediğini,
türkü söylemediğini,
aragon’la dertleşmediğini,
leyla’yla karşılaşmadığını
Kısaca…
aşkı yaşamadığını düşündüm…
Ve
Senin için üzüldüm:
yıllardır bensiz kalışına,
cümlesiz geçen yaşına,
kelimesiz nefes alışına,
okşanmamış ürkek başına,
imgesiz uykuya dalışına…
Oysa ben kalbiydim hayatın:
aşkın tüm hâlleri,
şairlerin kırık dilleri,
leyla’nın kavuşmayan elleri,
mihribanın sevdalı sözleriydim…
Ben kadim bir gelecektim:
Ceres’in bereketi,
Dike’nin adaleti,
Ate’nin hırçık sesi,
Afrodit’in ince beli,
Okeonus’un nehirleri,
Eros’un
aşk gülleri,
Hermes’in nezâketiydim..
Beni sevmemen bilmediğindendir,
Nefessiz kalışından,
Kalpsiz yaşayışından,
Hep endişeli “
aşk” korkusundan…
Artık at üzerindeki külleri,
Uyandır içindeki ölüleri,
Tut sana uzanan elleri….
Ben ki her şeye rağmen,
heybemle geliyorum sana
şiirle yaşamak cesarettir
Kaçmasana!