Toz kondurulmamış
aşkın yelkeni
Gözlerinden düşen çiğ tanesiyle kutsa beni.
Melekler ah u zar ile dolaşsın cennette
Dudağından düşen bir tebessümle izle beni.
Mahşerde ar duygusunu ararken sırattan geçen kulların
Neşesinde bulup yüreğinde sar beni.
Adem’in Havva’ya baktığı ilk bakışın ş
aşkınlığıyla
Kaburga kemiğine yakın yanında taşı beni.
Heva ve hevesin izlerini taşımasın yanık tenin
Bil ki ben senin yüzünde açan gamzenin
Suya düşen gölgenin yanağındaki ben’im.
Senden uzak sanma, gözbebeğinde ara beni.
Şeytanın attığı ilk kahkaha, yenilmiş elmanın ilk tutsağı
Gibi atma beni dünyaya
Sen, toz kondurulmamış bir
aşkın tek sahibi
Sultanlar diyarında kendine kul say beni.
Çehren ne bir gölge ne de hüzün için misafirhane
Güller dolsun saçlarındaki beyaz yerine
Ufka bakıp dalan gözlerinin kurduğu düş yerine
Ömründe asude bir bahar diye yor beni.
Erdemini ve bir o kadar da hikmetini ararken
aşkın
Edeple buluşup, anlamışken sabrını miracın
Gazapla değil rahmetle taçlanmışken tacın
Ettiğin duanın amin kısmına yakın koy beni.
Ve gün gelir sabrından önce biterse içindeki telaşın
Seni kaldıramaz kirpiklerimin nemindeki yaşım
Gül bahçesinde dolaşırken bulduğun goncanın
Bülbül niyetine yüreğini kanatan gül say beni.
M.S./2009
Kahramanmaraş