hep aydınlık mı bakar,
aşkın yüzü ?
hani, o yüzünde açılan nar çiçeği gülüşler...
hârı tükenmiş ise, daha ne kadar yanar ateş ?
aşka karışınca şeytan ;
kesilir, ışığın turuncusu birden
sarışın bir ölüm vurur, kasırganın elinden
yerle yeksandır ateş !
ejder ağzında kıvılcım
tutulamayan rüzgârdır artık
aşk !
istemsiz akar su ;
alıp içine ebedî bir suskunluğu
kurur sevda ırmağı
göğsünde kopan fırtına dinmezken...
kırılır dalga kıranın,
bir buz dağı devrilir önüne
yaşam için, boşadır çırpınışları sevdanın!
yaz geçer, kış başlar mevsimde
içlere dolan, eksiklik duygusu
yıkar bentleri / çekilir göz perdeleri
yarınlara uzaktır sevgi yolu !
azar azar, tuzunu sızdırırken
içindeki deniz
aydınlık, düşmüştür çoktan toprağa /kara
yağmadan, geçip gitmiştir bulutlar
karanlığın hükmü sürmededir bahçelerde
kör bakar artık, aynadaki aksin !
akşamlar senfonisinin, sessiz çığlığı vurur kulağında / vurur durmadan
açılmaz göğsündeki pencere, taze havaya!
susuz sözdür, durur öyle /mıh
aşk/ zamanın, açılmayan kapısıdır artık!...
Hâdiye Kaptan