Ey ruhumu ayartıp yolundan saptıran yâr
Bade diye elinden ağıyı içer oldum
Yolumu aydınlatıp ışığa kaptıran yâr
Anlasana uğruna canımdan geçer oldum
Çehrenden yansıttığın nuruna pervane ben
Mey doldurup içtiğin kristal peymane ben
Yanarım içten içe yoluna divane ben
Emin olduğum şu ki
aşkına düçar oldum
Sığınmadım tevile hayali imgelerle
Tasavvur etmedim ki yerdeki simgelerle
Uğraştım canlı kanlı hain engebelerle
Sadece üzüldüğüm bu ilden kaçar oldum
Yeşil bakış üstüne o kara ebrun ile
Ettiğim cefalara bitmeyen sabrın ile
Melek fıtratın ve de edalı tavrın ile
Sevgimi gül yüzüne çiy gibi saçar oldum
Mektup yazdım yolladım kuşların kanadıyla
Meramımı anlattım eskinin sanatıyla
Şiirin çeşit çeşit türüyle, sonatıyla
İçtim ruhunu güzel, içtikçe naçar oldum
Ve nihayet gün gelip kapım çalındığında
Başımda dualarla canım alındığında
Kefenlenen cesedim kabre salındığında
Yer altından ruhuna pencere açar oldum
Güneri Yıldız (Elazığ, 01.01.2012)