Gün bittikten sonra gelir karanlık ve sensizlik,
Kalbimin burkulduğu saatlerdir yaşanan.
Münferit kaygılar birikir içimde.
Ben, gecelerin her lahzasını ezberledim.
Uyku tutmaz gözlerimi
ve sen, gözlerim açıkken gördüğüm rüyam olursun.
Gözlerin delik deşik eder yüreğimi bir bıçak gibi,
yaralarım ağır...
Siyah, hiçbir zaman katil olmadı,
senin gözlerinde olduğu gibi.
Her gece cehennemin ortasında yanarım.
Sırat köprüsünün diğer ucundaki cennetten
hurilerin ninni sesleriyle uyutulan
ballıların horlama sesleri ulaşmakta kulaklarıma.
Sen, beni
aşka körü körüne bağlamış kördüğümsün,
çözemem bir türlü.
Gel,
aşkına mahkûm olduğum mağrurum...
Sensiz sabah olmuyor anla bunu
ve uykum ol...
Gecelerimde bir hayal fırtınası gibi esersin.
Uykusuzluğum, sabaha doğru uykuya çekilir.
Gel, gecenin en koyu anında üstümü örtenim ol.
Kale surların aşılmaz.
Aşamam.
Mahkûm kalırım en zindanında.
Kurşuna dizerler
aşk adına kurduğum hayallerimi,
gömerler
ve sevinç çığlıkları kaplar ortalığı.
Şimdi onlarlasın sen de,
mutlusun
ve infazıma gülüyorsun onlar gibi.
Zaman dönüşür,
ama sana on kala da,
seni on geçe de
hayallerim aynıdır benim.
Derin uykundan uyandığını hissederim.
Sesin kulaklarımda yankılanır,
uyanırım ve gece biter,
cehennemim gider.
Gün başıdır senin gelişin.
Umarsız yaşarım sabahın sessiz soğukluğunu.
Haydi, gel, her sabah parmaklarından nikotin kokusu duyumsamalıyım.
Ne var ki, saçlarım duyumsar sensizliği...
Gece boyunca aklımdan geçen tüm kelimeler silinir hafızamdan.
Oysa uzanıp bir kâğıda yazıverseydim her birini,
dünyanın en iyi şairi olmam işten bile değildir.