Bugün bir şiir döküldü yüreğimden dilime.
Seni anlatıyordu her mısra, her kelime
Bütün tasvirlerde sen vardın, bütün süslerde sen.
Karşımda sen vardın. gözleri kamaşansa ben.
Yeni aşık olmuşum sana bütün günüm titremekle geçiyor.
Gözlerim nedense her şeye güzel bakıyor.
Bir heyecan fırtınası silmiş süpürmüş beni.
Bu
aşk fırından yeni çıkmışdaha taptaze daha yepyeni.
Abinden korkuyorum ama yine de bekliyorum seni okul çıkışında.
Tir tir titreyerek ödüm koparak tutuşturuyorum kırmızı gülü eline.
Çabuk git yanımdam biri bizi görecek der gibi bakıyorsun gözüme.
Ama bir yandan da ben de seni seviyorum der gibi kokluyorsun eline tutuşturduğum o kırmızı gülü...
Sen bana gülümsüyorsun. ben de sana.
Elini tutmak istiyorum , tutamıyorum, korkuyorum.
İçimden seni seviyorum diye bağırıyorum ama sana tek kelime edemiyorum.
Sonra sen cesaretli çıkıyorsun elimi tutuyorsun.
Ellerin kahve misali sıcak ve bir o kadar dinlendirici...
Sonra iki kelime dökülüyor dudaklarından ikindi yağmuru gibi.
Toprağa hayat veren cinsten.
Sabah uykusu gibi tatlı ve vazgeçilmez...
Seni seviyorum diyorsun dünya umurunda değil.
Bir kızın bu kadar kuvvetli olduğunu bilmezdim bana sarılmadan evvel.
Hiç bitmesin istiyorum o anı, zaman dursun işlemesin saatler diyorum.
Güzel şeyler ne de çabuk son buluyor ve ayrılıyoruz okulun önünden.
O gün gidiyorum annemin elini öpüyorum hiç sebepsiz.
Çiçekleri suluyorum açsın da sana vereyim diye.
Nedense gözlerime uyku girmiyor o gece seni düşünüyorum sabaha kadar.
Sabah oluyor, sabah okula gitmiyorum. dünya umurumda mı sen beni seviyorsun ya...
Terziye gidiyorum ilk önce pantolonumu ütületiyorum yaz deftere amca diyerekten.
Sonra berbere giriyorum olmayan sakal sandığım tüylerimi kestiriyorum.
Hani seni göreceğim ya, seninle konuşacağım ya.
Dünya bir yana oluyor sen bir yana. yok yazılmışım, matematikten kalmışım ne çıkar.
Başım bedenimden ayrılıyor kendimden geçiyorum.
Kavak yellerinin en şiddetlisi esiyor başımda.
Dünya yansın be ne olmuş , bir sevdiğim var hem de ondört yaşında...