ruhlar lime lime taksim edilmiş
ruhlar yağmur suyu gibi berrak ve temiz
beden değil parçaların birleştirilmesi
aşketle kemiğin bitirilmesi
aşkduru bir şaraba batırılan zehir
o sevdanın kurbanı olmaya razıydım
ölümün kara havuzundan su içtim
ne varsa içtim bile bile
umutlarımın sahibi olamadım
o kadar ümit verdin ki
hiç birini tutamadım
aşkım semalar kadar sana çok uzak
güneş her gün yeniden doğuyor
O’nun yanından gelip bana da uğruyor
uzaklık sadece lafta
daha fazlasını istemiyorum
bizi birleştiriyor
aynı
aşka aynı inanca inanmakta
gözlerim ah gözlerin
efsunlanmış gönlüme giden pencereler
ilaç doktor fayda etmez bu gözlere
derdimin dermanı gözlerinde
şehr-i kabristan bile kaçıyor gözlerinden
oysa seni onlardan ayıracak farklı bir taş değil mi?
yılanlar gibi
mor halkalara döndüren yılan sokmuğunu
iyileştirir ancak yılan zehri
derdimin ilacı derdimde
buğulu gözlerinde
nice zamanlar gökyüzünü seyrettim
açıktı masmavi süslenmişti
tam hayalin nakşedilecekken
gök gürültüsü çıkıp geliverdi
yağmur istemiyordu gönül
duam gölgen içindi
gecelere hiç güvenemedim
kalın ve karanlık örtüsünü giydi mi
kral kesiliyordu başıma
tam alışıyordum
kucağını açıyordu şafağa
geceler uykusuzluğumun kefili
bir dem yemin etti,hiç sabah olmayacak diye
ve yeminine sadık kaldı
aşkım sadık yemine beddualar saldı
böğrümde sakladığım sonsuz giz
uyuyunca bilirdim sana kavuşacak
birden biterdi gece
yeminsiz geçen gece ardından
selam derdi gündüze
gecelere hiç güvenemedim
yalnız sade bir gece
hayalin rüzgardan ata binmiş
ışıklar saçıyordu
tüm karanlıklar korkmuştu ışığından
anladım ki beni efsunlayan güneş
karanlık dehlizleri yıkıyordu
gelin odası mahremiyetine büründü
güneşin battığı yer
işte sadece o gece de
ufuklardan inmişti hilal
kabirlerin yumuşak karnı
seni benden saklasa da
yine de
aşkım gizli kalmayacak
nasıl ki her nehir ne kadar taşsa da
bildiği denize kavuşacak
benim de t
aşkınlığım
elbet sana sunulacak
ey sevgili!!!
nedir senden çektiğim
kin ve hiddetli iken gülümsüyorsun
gamzelerin incilerle süslenmişken
benden yüz çeviriyorsun
aşkın biliyor musun gönlümü çaldı
benden uzaklaştıkça,seni değil
gönlümü benden kopardı
gözlerinle bir işaret ver bir bak
bilirim baktığın kayalar
taptaze meyva olacak
bu akşam isteki konuk olsun
kalbimin derinliklerinde
etlerim aşın kanımda içkin olsun
ey sevgili!!!
bilir misin açlığı acı çekenleri
bütün perdeler kilitli olsa
toplaşırlar gök kubbe altında
yalancıktan olsa umut ararlar
şimşeğin çakmasında o umudu bulurlar
ey sevgili!!!
biliyorum sana kavuşma yolları
karıncanın fili ezmesinden de uzak
olsun bana karınca ezdi de
bir vaade bulun
inanmasam da,yalan söyle
aşkım ateşten top olsa da
külün altında tutuşacak bir kaynak bulabiliyor
yalnız bu ateş
İbrahim ateşi kadar serin
bir o kadar derin mi derin
ey sevgili!!!
bestekarı olmadan bestelediğim
notasız bu
aşkımı
her hangi bir lütufla
ödüllendirmen gerekmiyor mu?
İsmail HAŞİMOĞLU