Gözyaşlarını sever
aşkKorkuyorsan eğer gözyaşlarından
O zaman vazgeçmelisin bir an önce
aşktan
korkarsın ellerinden dahi
ellerin korkutur okşadığın tenini
aynalarda güçlük çekersin bulmak için kendini
uzaklaşırken herkesten
saklanan düşlerinin mağlup sokaklarında
şemsle yıkanan gümüşlerin aybı olur zaman
mazbut bir tevbe gibi sinerken
aşk damarından
kıvranırsın yüzleştiğin simsiyah gölgenle
bazen sevinirsin yaşamak adına
bazen de yüreğin paramparçadır
ağlarsın yalnız başına
yaralı kuş gibi tanıdık sokaklarda
gurbet yaşarsın
gülücüklerin sokulurken bağrına liğme liğme
asırlık yadırganışlar taşırsın
düşerken omuzların toprağın kirpiğine
uzanırken iğdeler Eylül yağmurlarında
unutursun her şeyi
yaşamak gelir aklına
'mutlu
aşklar yok' diyen şairlere küsüp
uzun uzun düşünürsün sevmeyi
ölmelerden yana
sütünü akıtırsın göğsünden incirin
eşitliğin takılır parmak uçlarında karıncalara
duaların günahlarının irinlerinde dolaşırken
er geç anlarsın '
aşk içinde bir dirhem yara'
kedere yaslanıvermiş b
aşkaldırmalarda
ülke ülke yalnızlığın ortası olur o muamma
kesilirken soluğun
açılırken akşamsefaları ansızın geçtiğin sokaklarda
siyaha karışır beyazsı geçmişin
sabır istersin
biraz daha sonra 'yaşamak' için yeniden
tertemiz bir itiraz doluşur tüm sözcüklerine
yakıverirsin sahte imgeleri ellerinle
sancağını alıp yüreğinin
uzakları özlersin
aşkın sığındığı inleyişler asılırken uzaya
pişmanlıkların ardı sıra umutların başlar her titreyişinde
istemekten yana korkular sarar
aşkı uçuk mavilerinde
ayıptır çöllerde kana kana su içmek
bildiğinden kırılır
aşka dair vasiyetin
zerresinde 'ah' diye çınlar kulağında nefesi
hünerli bir küsüş saklanır her barış ardına
vişne tadında kan rengine bürünür öpücüklerin
hicretinin ilk adımı kadar alacaklı iken hayattan
bekleyişlerin anlamlı bir umut olur ağrılarına
kesintisiz bir gidişat doğar ölümden yana
sevmeyi istersin tekrardan
acı hatıralardan geçmekten korkup
kanayan yerlerinle çoğaltırsın sorularını
hep yetiştim derken
eksik kaldığını bilemeden
intikam alırsın ölümden
bir intihar komandosu sallanırken gözlerinin darağacında
borçlu kalırsın yaşamak adına
aşk'a!
büyüdükçe her geçen gün
her şeye rağmen umut edersin yaşamayı
ve kirlenirsin ellerinle
bir barış kadar yakınken yanmaya
kurtlara emanet edersin yüreğini
kuzuların sessizliğinde feryat edip
yenilirsin
sarsılırsın 'olmayan' zelzelelerde
teninin isli kokusu sinerken asırlık hasretlerinden
çağrılardan korkan yanın kalır özgür sesinde
zaman durmaksızın intikam alırken yaralarından
b
aşka bir türlü şey düşünüp
üstünü kapatırsın eskilerin
ilk başta çırılçıplak
sonra tende heves
bir anda iki nefes
sonları olmasaydı gözleri hep ıslak
severdin sende
aşkı nakış gibi işleyip gönle
tende bıçak olmadan evvel
ama tümüyle kaçmışken
dağları delmekten usanmayan çekiç sesleri duyup
ağlayabilirsin diye
beklersin yağmuru
aşk'lı yaşlara
atıp
kan'lı göklerden
saçıp
yas'lı hasretlerinden
kaçıp
ölmeyi göze alıp
sevmekten bıkıp
gidersin sende
aşkın olmadığı şehirlere
işte o zaman ikindi vakitlerinde
pencerelerinden ağlayan yağmur gözlerin olur
en çok
aşk yaralanır inci tanende
en çok
aşk dolanır dilime
sen uyurken nemli gözlerinle
sen birkaç bin rüya görürken benden ayrı
benden farklı dillerde çok uzaklarda
en çok
aşk yaralanır yüreğinin telinde
kaldırım taşları kırılır
ben kırılırım ardın sıra
sevmek artık ayrılık olur
aşktan yana
sen
aşktan korktukça
.
birgaripşair