Sırtına bir yalnızlık resmi çizer akşam güneşi
Ellerin ceplerinde
Ağır ağır yürürsün
Kopuktur, ceketinin düğmeleri
Göğüne vurur acı rüzgâr
İşte o an
Kırılgan bir çocuk kokusu siner yüreğine
O çocuğun sesini dinlersin
Gözlerin, gözlerinden gözyaşını saklar
Fırından çıkan taze ekmek kadar sıcaktır hüznün
Bölüşebileceğin
Başını yaslayıp ağlayabileceğin bir omuz ararsın
Nereye gittiğini bilmeyen
Sazın telinin inceliğine karışan
Aşktan yorgun türküler gibisindir artık.