Bir pırıltı düştü buluttan
Yayıldı dünyaya…
Dağıldı insanlığa, büyüdü durmadan.
Sevgi
dediler adına.
Koştu her yürek için ayrı, hiç yılmadan.
Kah dizelere sığındı, kah gönüllerden atıldı.
Bazen bilindi, bazen de bilinmedi.
Ne kadri, ne de kıymeti.
İnsanların görünmeyen özüne yerleşti sevgi böylece
Dillere dolandı, hece oldu kelimelere,
Yüreklere dayandı sevda oldu,
aşk oldu…
Hikayelere konu oldu, destanlara ise ağıt.
Kopamadı insanın koynundan asılı kaldı bir umut.
Kendi başına yol bulamadı alem de,
Süzüldü insanın en derin yerine.
Derinlere vurdu olmadı, dibe daldı batmadı.
Sular, sellere karıştı boğulmadı.
Çıktı suyun yüzüne.
Attı uçurumlardan nefrete siper edip, kendini.
Lakin tekti sevgi nefretin yanında ebedi…
Girmedi bir gönlün kafesine,
Düşmedi yokluğun heybesine.
Yürüdü daima kendi yolunda,
Olmadı kendini bilmezin nefsine esir…
Aramadı bir hazine açgözlülükle kendisine,
Varamasa bile gerçek bir dostun hanesine
Yılmadı yinede aradı bir değer…
Gözlerinden düşse de zaman zaman elem ile keder.
Gönlünde idi sevgiye dair cümleler…
Sevgiydi vurulmazdı bir terazinin kefesine
Alınıp satılmazdı pazarda üç otuz niyetine.
Akıl almazdı varlığı bir yol sanıp, ardı sıra düşenlerin işine.
Sevgiydi sevdayı da alırdı yanına bildiği gidişe.
Vurulmazdı sevginin yoluna demirden bir kelepçe
Gündüz kolay inip inişi, gece dar ederdi adama gidişi
Ne gündüzün eli, ne gecenin dili, değemezdi kibrine
Giderken bendini de sürükleyip giderdi, kendince.
Coşmakla kalmaz sevginin şen tarafı, dalmakla bulunmazdı
Kilitlerle kapatılmış saf tarafı.
Sevgiydi yedi düvele yayılan,
Yayıldıkça pek az kulu sevginin bolluğu ile donatan
İnsanın kendi erdeminde idi özün mezesi
Bir tadıp bakmakla bulunuyordu neydi malzemesi…
Bir meyden süzülen saltanat
Bir neyden yükselen nağmeydi, yüreğin duyabildiği.
Kulağın duyduğu titreşim
Gönlün yakalayıp coşabildiği, merasimdi…
Bir niyet ile coşup sel gibi,
Gönüllerde umman olan sevgiydi işte,
İnsanlığa güzelliği
aşk ile sunan…
Sevgiyle…
29 Temmuz 2013
maide özgüç