acılara bandıkça
arardılar dert sahipleri
kaç adım ötelenmiştiler
umutlarından
kaç zamandır uzağındaydılar
duyguların
muhtaçtılar kaç zamandır
körebe oyununun rastgeleliğine
oyunculuğuna
olsaydı oynayanlar
oynayacaktılar belki çekinmeden
kim bilir neredeler
deseydi biri koşagelip
'elim sende' yapsaydı omuzuna
kalsaydı sevginin ebeliği
sonra
verseydi eli birilerine
ebe olsaydı biri
yeniden
yalancıktan koşsaydı azıcık düş caddesinde
seviler sokağına dalsaydı hayali
ıslak duygulu kaldırımlarında rastlasaydı
ince topuk seslerine
veya
heybetli yürüyüşüne bir iskarpinin
şu ılık yağmurlar çiselerken filan hangi mevsim uygunsa düşüne
tökezleseydi
yaralansaydı düşüp ufacıktan
aşk adına ayıp mı sayılırdı acep
her öğlen yemeğinin ardından
ya da her akşam erken
tünemeden horoz tüneğine
şekerlemesine mi yatmalıydı yaşlıcadan
amcaların sınırı var
amca olmuş adı
teyzelerden süresiz engel
hem teyze hem kadın
dedeler ve ninelerse
sorulmazı yasakların
sevgiyi
aramamalı mıydılar körükörüne
bakıp yaşına başına hani
utanmadan arlanmadan(!)
ya da hep
aşkgenç mi kalmalıydı
hiç yaşlanmamalı mıydılar
30/06/2007 Aliağa-İzmir