Senli rüyalardan uyanırım her sabah…
Suskun yamaçlar kokunu getirir…
Mutluluğu çağıran günlerin
Esintisi dokunur yüzüme.
Gönlüm göğe değer
Sen beni çaldığından beri
Bir titremedir yayılır
Ruhuma sığmayan ateş
Yüreğime
aşk beler
Yangın yerine döndürür
Şafakları eritirken, umudu emziren takvim
Döşünü bağrıma yaslar hayalin
Nefesimi ısıtamaz siyah beyaz resmin
Aradaki mesafe özlemleri çıldırtır
Yolların kıvrımları kör düğümdür
Her aklıma gelişinde
Selameti büyür dualarımda
Usanmaksızın beklemelerin
Ter basınca çöl sürgünü günümü
İçimden bir ses
Rıhtımlara götürür dizlerimi
Kumlar savrulur
Haykırırken bendeki seni
Martıların kanadı suya iner
Can canı çeker alır
Ölesim gelir
Seni düşlediğim zamanın her anında
Kavrulur
Vuslata ram olan beden
Yanıp yıkıldıkça…
Aşk öğretir musikinin ölümsüz nakaratını
Aldığım her nefes
Bastığım her hayat
İçimdeki seni büyütür
Senle doğan
Senle ölür…
Bugünüme ant olsun ki
Kalemimden süzülen her damla da
Sen varsın
Kan, karanfil serpercesine
Seni hatırlatır
Şakağıma ölümü koysalar
Son sözüm şarkımızı söyler
Dua gibi yükselir
Ölümsüz sevdanın ilk adımındayım
Çektikçe,
Sabır taşının mum olduğunu öğrendim
Masalsız büyüttüğüm eylüller
Gün batımlarını yeşertecek düşler
Sana olan
aşkın
Mutlakıyete ulaştığına inandığım
Güçlerim var benim
Ve ben yine bilirim…
Ölümsüz
aşkların kundaklanması
Günahkâr ayakların çiğnediği
Çarkın işlemesidir
Geçmiş zamanın ürkek kalıntılarından
Sana bakıyorum sevgili
Geleceğin,
Zamanı durduracağı
Arzularla seviyorum seni
Hangi yöne yüzümü dönsem
Aklıma nakş cemalin
Süslüyor yörüngemi
Bulutlar mesken tutmadan
Ümitler veda etmeden
Kim açar yalnızlığın kapısını
Etmişken,
Yaşadıkça
aşkı yaşatmanın yeminini
Kim ister, kelebeğin ki kadar ömrü
Sevginin kuşattığı kalbimde mutluluk
Tenimde terin kurumadan
Bekliyorum seni
Ben hep böyleyim işte
Gözlerin, yüreğime düştüğü günden beri
Sevgili…
cansıla