Bitmemiş bir yeminde sevgiliye dönüşü marifet sayarım
Toprak kokan nefesimde dizginsiz yağmur duruşları
Celse celse döker bedenime coğrafyası yitik baharları
Deli bir muştuya sarılırım
Eski bir resme gizlenirken hayalim
Esrik ömürdür sevgiye d/adanan
Kendimden ırak,
Sevene yakın/sak zamanlara bıraktığım
Aynı grup vakitlerinde
Sevgili sanılan silik bir siluettir bana kalan
Dudakta çürük bir gülümseme saklanmasında
umarsız ahvaldir yar hatırası
Boş ellerimize kokusu sinmiş narin ellerin
Kaç defa koklasak
Aynı haz, aynı sevgiliye terennüm
Bedenlerime vedası dolar serin kasım dolaşıklıkları
Üzerimizde ağır pişmanlık veballeri
Hep erte baharımdır sevgili dudağından çalınmış gülüş
An bırakılsa yaşamışlıklarım mah/puslu bir düş
Düşlenen bekleyişler dökülür yüreğe katre katre
Mevsimler sayılsa
Ömrüm tek celsede tükenir gider
Türkülerin lisanına gizlenir gidene ağıtlarım
Sırça köşklerde cam kırıklarında ızdıraplarım
Hasret tüketirim
Ruh yaşadıkça uslanmaz diretilerde yürek ahvalim
Sevilerimin sancısıydı karanfil kokusu
Boyaların mevsimlere b/ulandığı nefes vakitleri
Mavi duruşlu sevdalar ağlardı dolunay gecelerde
Geçerdi güneşin önünde ölümcül günler
Alnıma gölgesi düşer
Yalan ihlasında arınmış keder
Apansız derin bir zümrüt yeşili
usumdan serdengeçti düşler
Ani
aşk vurgunu bu olsa gerek
Dudağımda yas bağlamı beyaz bir söylem
Evet susmak,
Dilime konuşmaları
aşk girdabında mahkum etmekti
Dili olmayan aynalarda
Ölümkarlığı yüzüme sürmekti
//Bitmemiş bir yeminde sevgiliye dönüşü marifet sayardım
Ellerimin coğrafyasını terk edilmişliğime mezar yapardım..//
Durup düşünmek lazım
Derin bir yeşil bakışa gömüldü yüreğim
savruk ve delice sarı ba
aşklar gibi saçları
ayyuka düşen perçemlerinde asılsam ölümsüz
aşk barikatları
Nurettin Önder