Sen bu kadar susmazdın
Bu kadar uzaklarda yankılanmazdı sesin
Ve bu kadar çatılmazdı kaşların sevgilim
En acımasız zamanlarda bile gülümserdi yüzün...
Güneştin güne ışık saçan
Geceydin yıldız yıldız parlayan...
Kar misali küreyip alsalardı ömrünü elinden
Utanır, söyleyemezdin
Bırakın bu hayat benim diyemezdin
Göz çukurlarında saklardın yaşlarını
Kimselere gösteremezdin
Çünkü erkektin sen ağlayamazdın
Zincire vursalar da
aşkını
Dilini bağlar konuşamazdın sevgilim...
Bazen kalemin elinde, şiire vururdun kendini
Bir ömrü besteler, dokunurdun sazının teline
Bazen usunu yoklar, ayıklardın siyahla beyazı
Düşlerini düşürürdün ak bir kağıda
Sonra sessizce çekip giderdin
Akıl yorgunluğun yanında...
Renksiz ve ıssız karanlıklara inat
Güneşi beklerdin umutla
Her perde çekilişinde ışığa
Bulutlara tutunur çıkardın aydınlığa
Can bulurdu soluğun mavi derinliklerde...
Bırakmazdın hayatın öteki yüzüne sevdanı
Sayfalar dolusu çiçek olur açardı duyguların
Kurutulmuş gül mevsimini andırırdı kitapların
Hiç bitmezdi yapraklar arasında sonbahar...
Sen beni, ben seni habersiz büyütürdük
Eşsizliklerin öteki yüzünde
Adsız kahırlar, hoyrat yalnızlıklar
Korkarak geçerdi yanımızdan görünce bizi...
Unutma sevgilim. Bütün renkler seninle güzel
Sen kitabımın arasındaki
aşk Kalbimin ortasındaki sevda
Ve sen,
Usumun en güçlü yerindeki sevgilisin...
Rukiye Çelik
4 Ekim 2013/Ankara