Uzak diyarlardan çekip aldığında beni
Duruşun besledi Mikalanjın eserleri gibi
Yangınlardan sonra küllerimi savuran rüzgâr
Bir yıldırım sonrası gidişinle her yer tarumar
Yokluğunda yılmadım mabedim kıldım sevgini
Cennetin diye yaşadım dört mevsim yedi iklimi
Al beni soğan zarı gibi soyulduğum dertten
Çek beni cehaletten berkitilmiş gafletten
Dönmeyeyim geride kalsın kıyısız sahiller
Tanımlanamayan uzaklıkta olsun çıktığım seferler
Ne bir bildik olsun gaipte olsun varılası yurtlar
Vicdanımı solduran yıkılsın içimdeki plastik putlar
Devasa vurdumduymaz hallerine düştüm savruldum
Dirildim yokluğuna hasret düşlerinde kavruldum
İbrahim'in atılışıydı yüzümdeki ıssız denizler
Bakışlarımdan çıkan haritalarda kurudu nehirler
Madem diyorsun gezdir ellerini dimağımda
Okumadığın bir kaç dua şifa olsun sadrıma
Geceyi kestim sesi kestim
aşkına ekledim
Kahreden bekleyiş usaresi ile bakışlarını sevdim
Ağlama diyorsun ben ağlayış ibadetindeyim
Uyanıyorum bin bir gece hikâyelerinden sevgilim