eflatun...
sorgusuz...
ve de sıklıkla direnen
bir günün ardından
çıkıp geldim
ayağımın tozuyla
düşlerini beslemeye
kuşların kanadından ormanlar
açık sulardan medcezirler
balıkçı ağlarından kurtulmuş
pırıltılı bereketler getirdim toprağına
ahh...
bende Olympos'a direnmiş
Olympos kadar suskun...
Olympos kadar Zerdüşt...
ahh...!
Olympos'a gömdüğüm sevgili...
eflatun...
dimdik...
ve de geceye teslim
dağların ardında kalan
benle dirilen
mişli geçmiş bir zaman
ahh sevgili...!
savurur
aşkla gömütünden
yedi düşten...
Phaselis'e doğru senin
ağlayan külünü
güneşin kavuran sanrısında
iki omuz arasında
üryan...
çekincesiz
ve de eflatun...
Olympos'ta
aşkıma emsal