Uzun zaman oldu yazmayalı
Parmak uçlarımı ateşten harflerle yakmayalı çok oldu
Kuyu tenhalığında yaşadığım günlere eriştim
Kalabalıklar, fincancı katırları... ne çoktular…
Ne zaman kendime gelsem
Bir kalbim olduğunu hatırlasam
Kalbim kendini ele veriyordu
Sana kaçarken görülüyordum
Nal sesleri içinde
Ahh hatıralar bahçesi;
vapur düdükleri,
martı çığlıkları
nihavend makamında şarkılar
‘denizin akşamla kapanan yarası’
yemenimde hare var gülüşün
mavi yeşil bir susuş
Çok uzun zaman oldu sevgili
Senle susmayalı
Aşk ile
Kalbimde tepinen yaratıklar
Beynime yapışan çürük ruhlar...
Gidin gidin derdim gidin gidin
Bir köşede taze bir ölüm düşlerdim
Suya dönünce yüzümü
Hayat yeniden başlardı
Beş vakit
Sonra
Dualar…
Avuçlarında bir çizgi olayım
Beni yüzüne götür
Beni yüzüne götür
Beni hüzüne götür
Beni hüzüne götür
Böyle söylerdi dilim
Kendimi sana bağlardım
Gecenin ipiyle….
......