Bugün 23 Kasım 2024 Cumartesi, içime sığmayan deli bir aşk bu...

Aşk Şiirleri



Sevdalar varmış,
Geceler boyu içimde.
Dert boynumda urgandır,
Hani salındığım dipsiz çocukluk.
Öfke ve nefret karışırcasına yalnızlık.
Acı ve umut bir olmuşçasına adamlık.
İçimde barutlu limanlar.
Tırnak aralarıma ateş düşmüş de,
Saatin vicdanına kalmış, buluşmamız.
Her şey patlıyor, benden sana doğru.
Dinamitli umutlarım olsa da,
Yol açsam, aramızda kapanan yıllardan.
Ama tren gelmiyor ki vaktinde...

Yok ki, bizi kavuşturacak zaman.
Seni yazsam kendime,
Kaç destan açılır benden?
Uzak, her şey o kadar uzak ki...
Şimdi mühürlü mektubumun içinde,
Sağ taraf kış, sol tarafım sonbahar.
Dökülüyor şiirler yapraklarına özlemli.
Ben sana hasret, senin gözlerinde barışık güvercin.
Kanat çırpışım, koşmaya özgür mahkûm gibi.
Nefes alabilsem, avluya çıkabilse hayaller.
Düşünebilsem seni, an be an durmadan, şarkı gibi.
Deyişler, özdeyişler, benzetmeler benden sana.
Sevdiklerimden sana doğru adım atmak var yine.
Yine içinde lokmamı bölüp paylaşmak var.
Kanamak var bu akşam, ayın gölgesinde seni ışıldatırcasına.
Aynı yastığın altına dizdiğim rüyalar gibi.
Tutunurcasına şeffaf bedenine.
Alnındaki damarı dikmek var, kalbime.
Her atışıyla kaderin olmak var.

Acaba bu gece seni görür müyüm,
Koynumda dar bir kuşatma gibi gezen uykusuzluğumda.
Şizofren olabilir miyim, yoğun düşünmekten?
Soğuk rüzgârın odama girişinde yanıma gelir misin?
Kaçıncı kavgadır süregelen, ıssız her şey sevgilim.
Irmak tersine doğru akıyor bende.
Sigaranın dumanı ciğerime değilmiş.
Bunu anlıyorum, ismini her telaffuz edişimde.
Külün hacmine dönüşüyor, özlemlerim.
Bedenim ortasından kesilmiş izmarit gibi.
Neyi çeksem kendime,
Daha da kirleniyor, dışavurumlarım.

Oysa ben kavga etmezdim, önümdekilerle.
Masaya yumruk atıp, sevdiğim nerde demezdim.
Bileklerimi jiletle kesip,
Bir hastaneden diğerine akmayı bilmezdim.
Ve sevmezdim her şeyi, seni sever gibi.
Karıncadaki yürüyüşten, çekirgedeki sıçrayışa kadar sen.
Solucandaki sürünüşten, böcekteki üremeye kadar da sen.
Tüm tiksintilerim,
Ne büyük sevgiymiş, meğer.
Meğer neleri kaçırıyormuşum,
Sevgiye sırt çevirirken.
Ama sen, sen öğrettin bana,
Kendim haricimdekileri sevmeyi.

Yine bilmezdim, aşkın imla kılavuzunu.
Bir harf olamadan, şiirle sevdirmişsin kendini.
Okuyamadan aramızdaki hesabı,
Gözyaşı çoktan ödemiş, anıların birikmiş borçlarını.

Her gün mısralardaki tabiat gibi ağlıyor, senelerim.
O kadar çok ki gözyaşları,
Kederimde çırpınıyor, yas tutan sancaklarım.
Ah bir göğe çekip,
Yaşanacak güzel günlere asabilsem seni.
Ah bir şarkı çalıp,
Nefesimi ruhuna özgürce haykırabilsem.
Sevdikçe sevmektir, bu aşk.
Ölüp de yeniden dirilmek.
Bir daha, bir daha ölmek uğruna.

Hazin yapraklar sevgilim, tuz döken parmaklar.
Terden sırılsıklam, ne vakit dökülsem dudaklarına.
Rujunda ıslanmak, Tanrı'ya doğru, oh ne güzel yaşam!
Sen dediğim yerde ışıl ışıl kendin olmak.
Sevmelerim gelirken aklıma,
Bütün geçmiş diz çöker, yaşadığımız ana.
Sen ile benim ebedi bakışmam.
Kıyamet olup da,
Son verememek bu aşka.
Aslında bu aşk zaten sondur,
Kendisini unutanlara.

Biz unuttuk çünkü.
Öyle unuttuk ki kendimizi.
Bir bakmışız, kızıl güneşten alev alev bir sabah.
Birbirini var eden ışıklar sonra.
Temmuz kokusuna bodoslama dalar gibi yaz aşklarına.
Hiç bitmeyen bir kış aşkı belki.
Hatta tüm mevsimlerin aşkıdır, ufacık bir bakışmada.
Retinalarımızın hudutlarını aşmak,
Yokluk ve varlık arasında.

Ah beni bağlayan gözler.
Ensemi, organlarımı, içimdeki değişmeyenleri.
Yüreğime kökünden taç takan ellerin sonra.
Kralım, belki de dilenciyim sana karşı.
Diz çöken bir evlilik teklifi.
Başını önüne eğen bir hata.
Ama affedilmeyen, büyük bir sızı olarak yaşamda.
Kavuşamayan, ani bir patlayış hayat arenasında.
Ayrılmanın kederli öyküsü.
İçten içe kanayan bir gözdür, yokluğuna baktıkça.

Ne kadar var edebilirim ki seni?
Sanki kör bir insan, ışığı arayan biri.
Küsmüş, kendine kapanmış, boykot etmiş yaşamı.
Hayat tarafından ıslah edilmiş.
Sokakta ıssızca sevgisizliğine uzanan.
Acılarıyla bağdaş kurmuş bir halde,
Sabahın beş çayına doğru yere yığılan.

Ne kadar içsem kendimi,
Hep bir susamışlık geçmişten.
Kapanmıyor, aşk uğruna açık bıraktığım senetler.
Hep bir alacaklı, hep bir ayrılık davacı.
Bütün kazandığım çekler karşılıksızmış meğer.

Kaçıyor benden akıl.
Alıp götürüyor sahnenin karardığı tünele.
Kendi ölümümü oynuyorum, sensizliği düşündükçe.
Dışarı çıkabilsem, sen olacaksın biliyorum.
Bir yudum gibi karşılayacaksın, kurumuşluğumu.
Sıcacık, ıslak bir sevinç vereceksin bana.
Ama o kadar çok eskidim ki...
O kadar çok bittim ki...
Neye elimi atsam, sırasız bir tükeniş.
Her cümlemin sonunda kontrolsüz bir son nokta.
Ne virgülü var ömrümün, ne de bir ünlemi.
Harfsiz bir insanın edebiyatı sanki!

Anladım...
Anladım, kumaşı yokmuş ölümün.
Her bedene göre hizaya gelirmiş kefen.
Herkes ucundan tutarmış, tabutun.
Çalsalar şarkımızı da,
Uzansam, ikimizin özel mabedine.
Bir kuş, bir uçurtma, bir de desenler olsa.
İleriyi gören biri olarak yaşatsam seni.
Nice geleceklere taşısam,
Kader ve sonsuzluktan esinlenerek.

İnanıyorum ki olacak, yeşerecek bunun anlamı.
Duvarların ötesini sıvayan bulut düşecek ikimize.
Kafamdaki yağmurun gövdesine tüneyecektir, sözlerimiz.
Birilerine gidecek, bizim yerimize birileri sevgili olacak..
Onlar severken biz de seveceğiz.
Onlar yaşarken biz de yaşayacağız.
Her şeyi Tanrı'ya armağan ederken insanlık,
Birbirimizin hediyelerinde çoğalacağız.
Ve O, sonsuz ederken tüm aşkları,
İkimiz sevginin anlamından doğacağız.

Kudret Alkan / İstanbul
16.09.2011 / 04:30

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri

Aşk Sonsuzca Doğar (526 kez okundu)
Aşkın Fersahına (575 kez okundu)
Aşkın Gücü (992 kez okundu)
Aşktan (586 kez okundu)
Aşktan Ruh Eşine (948 kez okundu)
Sevgiliye Mektup (520 kez okundu)
Sevginin Anlamı (519 kez okundu)

Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021