Kanayan benim
Göğsünde sonbahar yaprakları hışırdayarak
Kuru bir şehvetin armağanı önünde
Diz çöküp baş eğen sokak
Ağlayan senin seçimin
Çünkü yarım kalmış
aşkKara ırmağın düştüğü derinlikte
Saklıyor kanlı bitişini
Sen hiçbir şey görmedin
Duvara asılı resim gibi
Hep önüne bakarak sustun
Sokak eşkıyalarının
İğdiş edilmiş boğa gibi böğürerek
Sırtında erkek yorgunluğu
Akşamın koynuna girerken
Evlerin sekiz şiddetinde çatırdamasını
Görmediğini bir kenara bırak
Kahpe avazın
Gül bahçelerini gündüz gözüyle
Tarumar etmesini de görmedin
O kadar gömülmüştün ki ağır batağa
B
aşkasının acısı masaldı senin için
Görmezden geldin
Körpe kentlerin puşt bir yalnızlığa
Geceleri bedelsiz terk edilişini
Mevsim kış vakit ikindi
Son kalan ferhat dağlarda mahzun şimdi
Kanayan benim evet
Yüreğinin gölgesine sığınarak
Teslim olup arsız gülüşlere
Bağırsaklarındaki ağrıyı boşaltan sokak
Öğüren senin seçimin
Oynak bir kalçanın tüm becerisini göstererek bulut
Sürükleniyor dokunsan ağlayacak gibi rüzgarın önünde
Sen affedilmeyi unut
Gün ortası sensiz sevişiyor sokak
Suçların en büyüğü
Kentin ırzına leke süren
Bir sokak eşkıyasının peşinden
Oyunsuz kalmış çocuk gibi ağlamak
Bütün kentleri sorgudan geçirip
Ateşlerin söndüğü gün yatağına
Şair bozması şövalyeleri alarak
Sabahı öylesine masum bir fotoğrafla
Nasıl karşıladığını öğrenmeliğim
Yoksa ihanet seni de yoklayacak
Ve sen yalnızlığın suretini unuttuğun an
Ben dayanamayacağım yeni bir serüvenin
Ansızın kanadımı kırmasına
Eksik zamanlı hücrelere
Sorgu sonrası bıraktığım resim
Vahşetin dişlerine astı gömleğini
Çılgınlar partisini yeni savmış bir gece
Kendi içinde eriyen çığlık
Kül hayatı sarsarken
Ağaçların dayanıklı olması kimin umurunda
Ölmek kaç harfe yükler bedelini
Kimliğin anlamı ne
Bu kent kum çakıl çimento çelik yer
Soluğu karbondioksit
Kucağında büyük yalnızlığı besler
Bir avuç gökyüzü ile avutur insanları sürgit
Kanayan benim
Çoğalan düşleri dağıtırken
Suyunu toprağa vermekten sakınarak
Acıyı büyüten sokak
Ardında hiçbir şey bırakmadan giden
Senin seçimin
Her insan kendi fecrinde sorgulanmalı
Ve dokunulmaz bir şey bırakılmamalı mahşere
Olasıdır belki yeniden dönerim kente
Yanıma alarak eski yaralarımın uğultusunu
Dostların kapısını çalarım yine
Kitap arasında verdiğin gül kurusu
İncitiyor yüreğimi hala
Durup dururken söner mi kasırga
Ve bir kıyıda kaldıysa
Her derde devadır kusursuz sevişmek
Evimin önünde ve her an pusuda
Yazgısı sahibine bağlı bir hayvan gibi
Bekliyor beni yalnız ve çok ölmek
Kanayan benim çünkü.