Düşünce denen bir şey vardır
Beynimizin o ilkel noktasında
Ya fabrikadayız, ya da tarlada
Ya demiri un ediyoruz
Ya da burçak yoluyoruz ellerimizle
Biz, emekçi insanlar
Ya sırtımızda küfelerle hamalız
Ya da bezirgan bazarında
Üç kuruşa satılan bir malız
Hepsi bu...
Bir Spartakus adı duyulur
Sanki, b
aşkası yokmuş gibi
Ama ben diyorum ki,
Kava’nın tarihini lakanlar utansınlar
Asya’nın bozkırında
Bibi Sultan Oğlunu bilmeyene
aşkolsun
Gılgamış’ın yenilmeyen gücüyle
Usul usul ağlayan gökyüzü
Yeni bir fırtınanın habercisidir
Fırtına kaçınılmaz
Yaşanmalıdır
Gönlümüz enginler de esenlik dolu
Şişirilmiş pupa yelken
Geçilir ırmaklar
Denize varılmalıdır oğlum, denize
Deniz, görkemli bir dalgaysa
Dalgalar aşılmalı
Ufuklar daralmadan diyorum
Umuda varılmalı
Volkanların tutuşmasıyla
Berraklaşırsa gönül denen o sevda
Acılar
Kilim gibi,
Ayaklar altına serilecek
kendiliğindeEmeğin çilesini eksik yazmışlar
Eşkıya romanlarını tam
Yangınlar ve yanlışlar çözülsün
Gönlümüzün
Bu fırtınalı sevdasıyla
Emeğin ve özgürlüğün çilesi
Tam yazılsın
Geldik yol ayrımına
Artık
Bildiklerimiz yazılmalı
Elveda deşip eşkıya romanlarına
Emeğin çilesini yazmaya devam
Görkemli, yeşil
Kıyıların başlamasıyla birlikte
Ayrılıp gidenler olacaktır
Kendiliğinden
Ufkun rengini gözetlerke
Kavim,
Kabile gözetmeden
Sen kal burda ayrılık
Öz gönlümde sevda filizlendi
Deniz tanığımdır.
Kavuşmaya gidiyoruz
Sen kal burda ayrılık
Çocukların umudunu onursuz bırakmadan
Öfke denen volkanların bağrında