Belirse bu zindan kapısında nihayet bir nur bir güneş,
Bitse bu zifiri esaret, geçiyor beyhude zaman bir güne eş.
Kırılmasın ,incinmesin gönüller ; burada bir seven yaşıyor,
Dönülmeyen yolunda ömrün gör ki o bir kalp taşıyor.
Mana gizli büyülü bakışlar, bir sır goncası gibi mahzun;
Bir çözülse açacak güller, solmadan bu bekleyişle suskun...
Sabahın ilk ışıkları onu müjdeler kavuşmaya beş kala.
Akşamına bürünür de gün, yine el tutuşur hasret ayrılıkla...
Bir garib inler, sedasız, derin uykusunda mehtabın ;
Hıçkırıkları can evinde hançer, bir kuytuda bitabın.
Sırasını mı karıştırmış yoksa sayfaların ,kaderimi yazan,
Genç bir bahardı, çalan kapımı ; bir ikindi vakti, mevsim hazan.
Süsleyemez Gül’süz bir dünyayı güzelliğiyle ne tabiat,
Ne yeter pırıltısına yıldızlar, ne yedi rengi kuşansa kainat.
Bir tebessümle süslenir de o gözler cemresi olur gönlümün,
Demet olsa da dört mevsim, değişmem tek dalını gülümün.
Sükut eder alem, çarpan yüreklerin dile gelince namesi;
Sevgi yumağıyla sarıverir de O’nu , tavaf eder “bir tanesi”.
Varsa bir sima bana aşina, puslu çehresinde çevrenin,
O’dur canımın cananı ; O’dur nadide hazinesi evrenin.
Ne gerçeğin ne düşün, sensiz yaşayamam artık bir anını,
Ruhum haykırır, gözümü yumsam, duymak istemesem adını...
Ne der seni arayan gözlerim ; çaresiz kalırsa elimiz kolumuz ?
Ne der seni seven yüreğim ; gelir de bir gün , ayrılırsa yolumuz.?
Lal güzelliğini yakut bezenmiş, ak saflığın zümrütten duvak,
Yol verin erdik menzile ; mutluluk ,sevenler için son durak....
Bakışlarında saklıymış ,kaybolan yıllarımın tesellisi,
Bir gülün dergahına , gönül vermekmiş
aşkın tecellisi...
Göz bebeğim kadar ıraksın, hasretini kucaklarken yüreğim,
Sevda neymiş tatmak için, vaktiyle cennetten kovulduk meleğim..
Ne taş olsam kalır zerrem; ne dağ olsam bende kalır heybet,
Can nasıl dayanır buna, nasıl yaşarım sensiz ilelebed ?..
Yazsam, yetmez çizgisi ufkun tek satırına sana olan sevgimin,
Sen çarem, nedenim canparem; nasıl anlatırım, sen yoksan ben kimim ?..
Dökülür kaleminden resimlerine ,coştumu hayal pınarın;
Sen kuğum, sen deryam; unutma bizi de gölgesinde bir çınarın..
Susadım, kaç gün içemedim de gözlerinden badem özünü..,
Yanarım, akar gider de zaman duyamazsam bir sözünü.....
Dün öptüm de dalında bir gülü, mührün hala dudaklarımda..
Bir gülistan bilirim; her dem taze yarimin yanaklarında...
Tutuşturur bu ateş ,karşı konulmaz ; yakar inkar edeni..
Terkedemem seni ,öksüz kalamam , terkederim de bu bedeni.
İpek saçlarında dolansın bebeğim; ninnin olsun meltemi gecenin,
Dokunana dek güneş tenine, öpsün pak alnından perçemin...
Buldum bir yolunu; zannetmeki zor ulaşmak, hatta imkansız sana.
Hayat bulurum bağrında, ekerim de seni kara toprağıma,
Damarlarında gezinir,solurum seni taç yapraklarında;
Sarılır hasretine, beklerim mahşere dek ,kucak açan dallarında.....
Bırakırsam mısralara sığdırmayı bu anlatılmaz hikayeyi,
Bir özeti var iliştirdim ; tamamlar iki kelime kafiyeyi,
Anımsatıyorsa hala hazzın, gülün kıvrımlarında buseni,
Yaşanır bu sır sevgilim sonsuza dek ; Seviyorum Seni......
Bir dermandan söz eder gibi zaman ; geçerken baharı yazı,
Bilmemki vuslata ermeye var daha kaç kışın beyazı?
Takatim yok ki ,diz çöktüm kapında ; bulurum belki birgün medet,
Yansa da canım , verir bu yarayı açan , şifasını da elbet....
Nice isyan gecesine günün , nice sitem akışına vaktin ;
Hani vardı ya nazlı açışı gülün, dalıp giderdin hazin hazin,
Gölgeler uzamış , güzmü erdi, yağmur mu yanaklarından süzülen ?
Kasıp savurdu kavak yeli, sonunda sen oldun yine üzülen.......
Kategoriler
