Bu kentte senin yaşadığını bilmedim
ne temizlikçi kadın söz etti, ne bekâr odam
böyle giderse de bilmeyeceğim
ne zeytin bahçesi gördüm burada
ne doğru bir hüzün ne sahici bir yalan
ben bu kenti terk edeceğim
çok acı olacak hava
belki yine sis ve duman
belki de veba
ölümüne olacak bu işler
alçakgönüllü şairlerin ağzında deli bir gül gibi patlayacak
bir avuç kan
kan akacak kanallardan
ben gidince
ellerindeki yaraların izlerini silemeyeceğim
rüzgâr kokusu yitecek saçlarında kıran
camlara vereceksin kendini
ben bilemeyeceğim
sivil
aşk yoktur diyeceksin
hep terör hep kavga
hep yağma ile geçti ömrüm
en son bu kentte
aşk şiiri denedim
baktım hâlâ utanıyorum
bu kentte senin yaşadığını bilmedim yıllarca
şimdi geçti mi zaman
şimdi yine "bahar yorgunluğu"
yine sis ve duman