Yaş yetmiş, yolun tamamı artık;
Eskimiş bir çarşaf gibi yıprattı bizi zaman.
Suda yansıyan gölgemiz de eskisi gibi değil artık,
Gençlik heyecanlarımızdan eser bile yok.
Yok artık koklayarak soldurduğumuz çiçeklerin eski güzelliği,
Yürüyerek aşındırdığımız, boyalı kaldırımlardaki güzel kızlar ...
Dalgalarıyla boğuşamıyoruz şimdi azgın denizin;
Zaten deniz soğuk, kızlar bize göre değil.
Bazı unutulan eski şeyler gibi unutulduk biz de;
Ne bizden haber var, ne de bizi satın alan eskiciden.
Yok artık bizi arayıp soranımız,
Ne değer verenimiz var, ne de bizim için ağlayanımız ...
Ecel bile küskün bize, küskün; dostlar, sevgililer gibi.
Fazladır artık yaşadığımız gün; fazladır bize doğan güneş,
Nefes veren hava,
aşk kokan kızlar...
Dostların dostluğu, çiçeklerin güzelliği fazladır.
Yaş yetmiş iş bitmiş; yaşlanmaya gör dünyada,
Yaşlanınca anlarsın, anlarsın dünyanın sana dar geldiğini.
Güneşin doğuşu farklı gelir insana,
Farklı gelir dünden bugüne getirdiklerin.
Yalandır bu dünyadan keyif aldığın, yalan;
Ne tabiatın güzelliği,
Ne de sevgilinin sevgisidir sende kalan.
Yaş yetmiş iş bitmiş, bundan sonra yaşamak haram.